“ONU 1990'larda tanıdık” diyor Kardeş Türküler'den Feryal Öney. “Agos yazarı olarak değil Hrant Abi olarak takip etti bizi, şarkı türkü de önerdi. Ölümüne kadar sandık ki bizim gibi birkaç insanla böyle bir ilişkisi vardır. Ölümüyle ne kadar çok insanı etkilediğini gördük. Trabzon'da ona karşı olan insanları bile etkilemişti. Cenazesinde ne kadar çok insan vardı ama neden mahkemelerine gitmedik, onu çözemedim. Ülkücüler saldırdığında bana sarılıp ağlamıştı ve onun ağlayabilen normal bir insan olduğunu görmüştüm. Medyadan ne kadar çok insan onun yakınıymış. Ama medya öyle değildi ki. Onun gibi düşünen insanlar da sesini çıkartmıyordu. Ölümüyle büyük bir tartışma başlattı, hakkında kitaplar yazıldı, herkes televizyona çıkıp ‘Benim de yakınımdı, şunları yaptık' falan diye anlattı. Ergenekon çıkınca her şey önümüze kondu.”
Kardeş Türküler'le Arto Tunçboyacıyan Hrant Dink'in kırkında tanışmış. Daha önce de birbirlerini biliyorlarmış. Tunçboyacıyan “Takip ediyordum onları. Ben hiçbir zaman yalnız yaşadığımı düşünmedim dünyada” diyor. Ardından Harbiye Açıkhava'da birlikte konser vermişler. Bu işbirliğinin yeni ürünü, Çocuk (H)Aklı adlı albüm. Yine Kardeş Türküler ve Bajar'dan tanıdığımız Vedat Yıldırım şunları ekliyor: “Zaten Arto daha önce popüler müzik alanında tanınıyor. Onno ile birlikte deneysel şeyler de yaptılar. Ama geleneksel müzik alanında avangard folk adını verdiği çalışmalar da yapıyor. Birlikte çalışmaya başlayınca birçok ortak noktamız olduğunu fark ettik. Geleneksel müziklere yaklaşım, onları güncelleme, otantizm hastalığından kurtulma... Düzenlemelere fantastik dediğimiz kalıp dışı bir anlayış getirdi.” Arto Tunçboyacıyan ise “Bizi birleştiren sadece sesler değil aynı zamanda düşünce şekillerimiz” diyor.
Ben kulakla, seslerle görürüm
Arto Tunçboyacıyan müzik direktörlüğüyle ilgili olarak şöyle diyor: “Benim işlevim yön vermek değil bir yere giderken bir şeye ihtiyacın var mı diye sormak. Kenan Evren'in 25 bin lira maaş almasından insanların İbrahim Tatlıses'e gösterdikleri ilgiye kadar her şey etkiliyor müzisyeni ve bunlara tepki veriliyor. Ama bu dünyadan biraz çıkıp kendi hayallerini, kendi dünyanı ifade etmek de gerekiyor. Kardeş Türküler'le bunu yapmaya çalıştım.”
İbrahim Tatlıses denince aklıma ister istemez “Sanat, Allah vergisi ses, yetenek her şeyi affettirir mi?” sorusu geliyor. Arto'nun tavrı çok net: “Her ses her insanı kandıramaz. Ben sesle gören bir insanım, kulağımla o adamın karakterini görüyorum.” Vedat Yıldırım ise “Sanatçının müzisyenlerle kurduğu ekonomik ilişkiler de önemli. Onlara bir şeyler verip kendisi katlarda, yatlarda mı yaşıyor? Sanatsal üretimle insanların zaafları birbirine geçen şeyler. Bir insan güzel bir şarkı yaptı diye ona iyi bir insan diyemezsiniz” diyor.
Bu konuda en çarpıcı cevabı Feryal Öney'-den alıyorum: “1990'ların başında İbrahim Tatlıses Güneydoğu'dan müzisyenleri getirir ve meşk ederdi ve izlenebilen bir program yapardı. Ama geçen yıllar içinde kadınlarla ilişkisi, etrafıyla kurduğu mafyöz ilişkileri sesinden ayırt etmemeye başladım. Ve geçen yıllarda programa çağırdı bizi, özellikle kadın arkadaşlar olarak reddettik. Ama 1990'larda olsa giderdik.”
Büyüdükçe beyinler hasara uğruyor
Feryal Öney albümün adıyla ilgili şunları anlatıyor: “Çocuklar, bebekler doğdukları aileyi seçemiyor. Kimi Ermeni Hıristiyan kimi Sunni Türk. Çocukken hepsi de aynı, öğrenilmiş bilgileri, ezberleri yok. Hayatı sorguluyor ve inatla cevabını bekliyorlar. Biz büyükler öyle değiliz, beyinlerimiz zamanla kalıcı hasara uğruyor. Susmayı öğreniyoruz, çok sorarsak dayak yiyebileceğimizi, hapse atılabileceğimizi öğreniyoruz. Bu yüzden ‘Çocuk haklı' diyoruz. Çocuğun bu inatçılığı, hırçınlığı, haylazlığı aslında çok özel, güzel, kaybedilmemesi gereken özellikler. Arto'nun kişiliğindeki haşarılık da buna çok uygun. Hala sorular sorduğumuz için, hala çocuk olduğumuzu düşündüğümüz için koyduk bu adı.”
Ben hayata tam 3-0 mağlup başlamışım
Arto Tunçboyacıyan “Biz 3-0 yenik başladık hayata. Hıristiyanız 1-0, Ermeniyiz 2-0, mentalitemiz farklı 3-0” diyor. Albümün ikinci parçasının adı da 1-0. Albümde Kürtçe, Ermenice, Arapça, Lazca, Zazaca ve Çeçence şarkılar var. Çeçence Daymohk'un sözlerini çıkartmalarında İstanbul'da mülteci kampında kalan İbragim Sinbrigov yardımcı olmuş. Tunçboyacıyan “Dünyanın her yerindeki iyi insanlar birleşip boşlukları dolduralım” diyor ve devam ediyor: “Ama bunu istemeyenler var, o huzursuzluk piyasası sürsün isteyenler var.”
Feryal Öney “Bize imkan veren şeylerden biri Boğaziçi Üniversitesi'ndeki liberal diyebileceğimiz bakış açısıdır. İnsanlar Kürtçeden bucak bucak kaçarken biz Kürtçe söyledik. Rektörü hep konserlerimize davet ettik, gelmedi ama izin de verdi. Bizim ürettiğimiz hiçbir şey müzelik değildir” diyor.
|