1997kt
Burçak Tarlası
Türk halk şarkısı (Tokat)
Demmê/ Ala Gözlü Nazlı Pirim
Söz: Ali Biran Müzik: geleneksel (Dersim)/Hozatlı Ahmet Dede
Yandı Bağrım
Söz-Müzik: Neşet Ertaş
Sökün Ayı / Aşk Beni
Söz-Müzik: Âşık Ali İzzet Özkan
Dûzgin Bawo
Söz-Müzik: Mehmet Çapan
Fadîkê
Söz-Müzik: Hıdır Akgün Vedat Yıldırım (uzun hava)
Jîn û Hebûn / Rewîtî
Söz: Cigerxwîn Müzik: Féqiye Teyra / Vedat Yıldırım
Gorani
Ermeni halk ezgisi Şiir: Âşık Civani
Sarı Gyalin
Ermeni Halk Şarkısı
Zepür Gı Tarnam
Ermeni Şarkısı - Kusan Şahen
Satrpialo
Gürcü Halk Şarkısı
Golas Empula Yulun
Laz halk şarkısı (Hopa)
Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü'nde (BÜFK) sürdürdüğü müzik çalışmalarının ürünlerini ilk kez 1993 yılında Kardeş Türküler adıyla sunan Müzik Topluluğu, bu konserde esas itibarıyla Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarını bir araya getirmeye özen göstermişti. Çalışmayı yönlendiren dramaturjik ilkeler, bu farklı halkların tarih içinde biçimlendirdikleri kültürel yapının müzikal alanda ve müziğin kendi dili ve olanaklarıyla gündeme getirilmesinin altını çiziyordu: bu coğrafyadaki etnik ve kültürel çeşitliliğin taşıdığı 'kardeşlik' duygusu ve kültürler arası geçişmeler müzikal düzeyde işlenebilmeliydi. Topluluk bu çalışma içinde kendi yorum ve düzenleme anlayışını oluşturma ve somutlaştırma yollarını zorlayabilirdi. Kardeş Türküler konserleri, repertuar yenileyerek sonraki yıllarda da bu eksende devam etti ve üniversite dışında organize edilen çeşitli etkinliklere (konserler, festivaller, kültür merkezlerinde dinletiler, vs.) katılmaya başladı. Bu dönemde yaşanan önemli bir gelişmeye değinmek gerekiyor: Lisans eğitimlerini bitiren ve mezun olan tiyatro ve folklor kulübündeki üyeler,1995 yılı Temmuz ayında Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) adıyla bir sanatsal yapı organize etme sürecine girdiklerinde, Kardeş Türküler kapsamında çalışan müzik grubu da bu oluşum içinde yer aldı ve BGST'nin müzik birimini oluşturdu. BGST'nin kurulması, kültürel üretimin mezuniyet sonrasında mesleki hayatın başladığı koşullarda da gönüllülük temelinde ve belirli bir disiplin içinde sürdürülebileceğine dönük bir inancı ve politikayı ifade ediyordu. Aynı yılın Aralık ayında İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde İHD'nin düzenlediği gece için çalışmalara başlayan müzik biriminin, BGST'nin dans birimi ile birlikte Kardeş Türküler'i, varolan konser formunun yanı sıra bir dans-müzik gösterisi olarak hazırlaması da -belki daha dar bir anlamda- bu kültürel politikanın örneklenmesi anlamına geliyor ve kulüp çalışmalarında edinilen deneyimlerin, ortak prodüksiyonlara taşınabileceğini gösteriyordu. (...) Hardasan albümünden sonra, 1996 yılının Aralık ayında müzik grubu Kardeş Türküler çalışmasının ürünlerini bir albümde değerlendirmek üzere stüdyoya girdi. Öncesinde iki aylık bir ön hazırlık yapılmış ve ilk kasette yaşanan deneyim dikkate alınarak daha atak ve daha tedbirli davranmaya özen gösterilmişti. Bu çerçevede gerek sanatsal gerekse pratik işlerin organizasyon üstlenecek bir prodüksiyon grubu kuruldu; ve beş ay süren stüdyo çalışmasına bu grubun sorumluluğu altına girildi. Stüdyo sürecinin genel olarak öngörülen bir çizgide, denetimli ve disiplinli bir şekilde yürütüldüğü söylenebilir. Grup üyelerinin, tek faaliyet alanı müzik olan profesyonel müzisyenler olmadığı, bir stüdyo deneyiminin bulunmadığı, herkesin ya bir işte çalıştığı, ya da öğrenci olduğu göz önüne alındığında, programsız, spontane bir çalışma ortamının, işin içinden çıkılamayacak türden kontrol ve disiplin sorunları yaratacağı açıktı. Bu noktada dikkatli ve hassas davranıldı. Albüm, eleman sayısı sabit olan dar bir grubun, birçok şarkıyı dışarıdan gelen profesyonel müzisyenlere 'emanet ederek' hazırladığı, bu anlamda bilinen, yerleşik bir çalışma içinde şekillenmedi. Stüdyo ortamı, grubun düzenleme anlayışının gerekliliklerine uymak şartıyla, daha geniş bir 'müzik çevresi'nin katkılarına açık bir tarzda kuruldu; yapılan müziğin etnik çeşitliliği de, farklı kesimlerle kurulmuş olan ilişkilerin katılım ve desteğini gerekli kılıyordu. Bu çerçevede '93 yılından beri verilen konserlerde kurulan ilişkiler hem ön hazırlık hem de stüdyo sürecinde devreye sokuldu: Ermeni cemaatindeki dostlarımız, Kürt çevrelerindeki kültürel kurumlardan arkadaşlarımız, Laz ve Gürcü tanıdıklarımız, ilişkide olduğumuz çeşitli müzik gruplarındaki ve stüdyodaki müzisyen dostlarımız bu çalışmaya değişik biçim ve düzeylerde desteklerini sundular. Vokallerde yardımcı olmak üzere çağırdığımız folklor kulübü çalışanları, içinde bulunduğumuz çevrede ilk kayıt örneklerini dinleyerek düşüncelerini belirten arkadaşlarımız da dahil edildiğinde, otuza yakın müzisyenin yer aldığı bu çalışmanın çok daha geniş bir arkaplana sahip olduğu ve müzik piyasasında alışılmış kaset üretim süreçlerinden farklı bir ilişki ağı içinde üretildiği görülecektir. Bunun sadece, yapılan müzik tarzının dayattığı bir zorunluluk değil, aynı zamanda korunması ve savunulması gereken bir müzik politikası olduğunu düşünüyoruz. Haziran 1997'de yayımlanan Kardeş Türküler, dört yıllık arşiv/araştırma faaliyetlerinin ürünlerinin sergileneceği ve yaşadığımız coğrafyadaki halkların müziklerini gündeme getirmeyi hedefleyen bir çalışma olarak hazırlandı. Albümde yer alan Türk, Kürt, Ermeni, Gürcü ve Laz haIk şarkıları ile Alevi müziğinden örnekler, o halk müziğinin karakteristiklerini bozmamaya özen göstererek, mümkün olduğunca otantik ya da yerel icra biçimlerinden yola çıkarak, 'sadeliği' esas alan bir düzenleme anlayışı içinde yorumlanmaya çalışıldı. 'Yerellik' anlayışının, o müziği 'olduğu gibi' icra etme türünden dar bir paradigmaya sıkıştırılmamasına ya da 'otantiklik' kavramının, bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen saf ve değişmez bir 'öz' arayışına indirgenmemesine, bu nosyonların grubun kendi müzikal formasyonunu devreye sokabileceği bir esneklik içinde tasarlanmasına özen gösterildi. Halklar ve toplumlar arasında yaşanan kültürel alışverişin, kimin kime ne verdiği (veya ne aldığı) türünden sabit ayrımlar yapılmasını imkansız kıldığı bir coğrafyada müziklerin de bu kaynaşmadan etkilenmemeleri düşünülemezdi. Bu kültürel yapı, bir yandan her bir halk müziğinin kendi karakteristiklerinin korunması gibi bir zorunluluğu dayatırken, diğer yandan klasik şarkı formunun dışına çıkacak ve müzikal kaynaşmaları işleyecek bileşik müzik formlarının denenmesi gibi bir imkanı da gündeme getiriyordu. Buradan hareketle, müzik piyasasında hüküm süren ve farklılıkları törpüleyerek müzikleri 'homojenleştiren' standart düzenleme anlayışlarının ve 'poplaştırıcı' tarzların dışında kalınabilir, bu müziklerin 'deneysellik' ile ilişkisine farklı bir yorum getirebilmenin yolları zorlanabilirdi. Müziklerde enstrüman kullanımındaki çeşitlilik ve nüanslar korunmaya çalışılırken, sözlerde orijinal dilin vurgularına dikkat edilirken, grubun olanaklarına ve müzikleri tanıma düzeyine bağlı olarak vokal ve ritim denemelerine gidilmesi, bu yolda atılan adımlar olarak görülebilir. Müzik grubu, ilk çalışmalarını ve Kardeş Türküler dramaturjisini kulüp bünyesinde iken somutlaştırıp üniversitedeki dinleyici ortamına sunmuştu. Müzik faaliyetini bir kaset projesine endeksli olarak kurmayan, esasen belirli bir araştırma süreci içinde ortak repertuar üretimine ve bu üretimi dinleyici ile doğrudan ilişkilerin kurulduğu konser etkinliklerine taşımanın önemine vurgu yapan bir yapı için, dinleyici çevresinden gelecek tepkilerin son derece yönlendirici bir konumu vardır. Albümün 'olumlu' karşılanmasının motive edici olmakla birlikte yönlendirici ve önaçıcı olmaya yetmeyeceği, dolayısıyla daha ayrıntılı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Bu çerçeveden bakıldığında, bazı dinleyici kesimlerinden gelen (grubun yorumlama anlayışındaki hareket noktalarından birini oluşturan perküsyon kullanımında, konser ortamlarındaki ritim duygusunun aynı yoğunlukta yakalanamadığı veya konserlerde daha kuşatıcı olan duygu halinin albüme yeterince taşınamadığı yolundaki) düşüncelerin dikkate alınması ve bu konuda grup refleksinin harekete geçirilmesi gerekiyor. Grubun yorum ve düzenleme anlayışındaki hassasiyetlerde bir gevşemeye, belirsizliğe veya soruna işaret eden eleştiriler özenle değerlendirilmeli ve yeni dönem çalışmalarına bu değerlendirmeler yapılarak girilmelidir.